Çoğu evde “Bizim dizi başladı” denilip ekran başına oturulduğu zaman seyredilen “O Hayat Benim” dizisi oluyor. Dizi dışında meşguliyetleri olanların kulağına gelen feryat figan seslerse bu programın özelliği. Dizinin müziği falan değil o sesler. Paramparça dizisinde olduğu gibi bizzat senaryonun ruhu. Yani oyuncuların böyle yana yakıla çıkardığı sesler o dizinin özelliği.
Yeni sezonda gene İlyas’ın saçları dağınık, gözlerinin feri gitmiş. Daha ne kadar dayanır bu çocuk, üstelik kalbi durdu durdu çalıştı. Efsun’un gerçek ana babası da bu sezon ortaya çıkıyormuş. Zaten hikayenin temeli buydu. Ama “Beni harcadın, daha kimleri harcayacaksın” diye avaz avaz bağıran Bahar, yeni numaraların müjdesini veriyor. Dizinin kötülükler, gözyaşları, para ve hırs konulu anlatımını üzülerek izlemenin yanı sıra gülerek de izlemek mümkün.
Zaten aslında dizinin farkı da bu. Bu ne saçmalık diyemiyorsunuz, çünkü saçmalık zaten dizinin tadı tuzu olmayı başarmış. Artık kabullenilmiş, bu şekilde izleniyor. Bu hale gelmesinde diziden ayrılan Sakine ile Nuran tiplemelerinin büyük payı vardı. Şimdi bu hava Sultan ve Mücella ile devam ettirilmek isteniyor. Aynı tat olmasa bile, senaryo onları bu yola ister istemez sürüklüyor. Efsun, sanki senaryo ona özel yazılmış gibi yoluna devam ediyor. Boşa harcayacak zamanı olanlar da yaşananlardan perişan halde gözlerini ekrandan ayırmıyorlar. Kara mizah bu olsa gerek.