Beslenme ve sağlık arasında çok yakın bir ilişki var ama bu konuda kafalar karışık. Eskiden daha doğal besleniyorduk. Rafine ürünler hayatımıza girdikçe kilomuz arttı ve sağlığımız bozuldu. Sadece metabolik hastalıklar olan şeker, hipertansiyon, tiroid bozukları ve yüksek kolestroldan söz etmiyoruz. İnsülini yükseltecek şekilde beslendikçe, hormonların salgısı baskılandı. Doğayı değiştirmek için elimizden geleni yapıyoruz, o da bizden intikamını alıyor. GDO’dan tarım ilaçlarına birçok faktör besinlerin yapısını değiştirdi. Toprağın özellikleri de değişti. 10 yıl önceki yeşil biberin içerdiği C vitaminiyle bugünkü arasında çok fark var.
Stres Her Yerde
Stres, kilonun ve metabolik hastalıkların temel nedenlerinden biri. Yoğun iş hatayı ve hareketsizlik de eklendiğinde, insan türünün yaşayabileceği en sağlıksız hayat biçimi ortaya çıkıyor. Gerçekçi olmak gerekirse stresten uzak durun lafı da hayatta pek karşılığı olmayan bir tavsiye. Ondan uzak duramayacağımıza göre, onu doğru yönetmeye başlayarak uzak tutmak daha mantıklı gözüküyor. Kişiye uygun bir beslenme programı ve bol hareket ile hayatın üstümüze yolladığı stresin etkilerini azaltabiliriz. Her gün yeterli protein ve sebzeyi birlikte tüketebiliriz. Şekeri de meyvelerden alırsak dengeli bir beslenme gerçekleşmiş olur. Atıştırma, ara öğün gibi kavramları bırakıp üç öğün düzenli yemek yendiğinde de kan şekeri ve insülin miktarı düzene girebiliyor.