Televizyon hiç şüphesiz çok etkili bir iletişim aracı. Toplumun yönlendirilmesinde çok kullanılıyor. Türk dizileri bu sistemin içinde fazlasıyla etkili. Bu yüzden iyi dizi yayınlarsanız etkileri de olumlu oluyor.
Sadece zaman geçirmeye yönelik, neredeyse tek mekanda çekilen, yapay konuların ve konuşmaların doldurduğu diziler artık bıkkınlık vermeye başladı. Bu boş dizi akımı içinde geçtiğimiz yıllarda gösterilen bazı diziler ise kaliteleriyle hemen öne çıkıp kendilerini belli etmişlerdi.
Dizilerdeki Kalıcılık
Öyle Bir Geçer Zamanki ve Çemberimde Gül Oya bu kalıcı eserlerdendi, unutulmayan iki dizi olarak kaldılar. Gerek senaryoları, gerek müzikleri ile emek ürünü oldukları belli olan bu iki seri yayınlandıkları süre içinde izleyiciyi ekrana bağladılar, kendileri hakkında konuşturdular, sabun köpüğü gibi kaybolup gitmediler.
Konularının arka planında toplumsal olayların olması, herkesin yaşadığı ve hatırladığı hikayelerin anlatılması en büyük özellikleriydi. Kötüler de vardı, iyiler de. Karakterler iğreti tipler değildi, Cemile gibi üzücü olaylarla karşılaşmış, kocasının başka bir hayata gitmesiyle ayakta kalmaya çalışan bir sürü kadın vardı toplumda.
Ya da Çemberimde Gül Oya’daki odaları kiraya verilen evler hala vardı, illa zengin yalılar ve lüks arabalar gerekmiyordu. Bütün bu yabancı olmayan konuların üstüne bir de ünlü müzisyen Erkin Koray’ın yıllardır unutulmayan şarkısı Öyle Bir Geçer Zaman ki eklenince sonuç çok güzel bir çalışma olmuştu. Bu yüzden dizi birçok ülkeye satıldı. Bu unutulmayan iki dizi ile bir kez daha anladık ki kimse yaşanacaklardan kaçamıyor.